Avrupa Komisyonu’nun Otomotiv Paketi: “Made in EU” Vurgusu ve Türkiye İçin Kritik Riskler
Avrupa Komisyonu, otomotiv sanayisini temiz ve rekabetçi bir yapıya dönüştürmeyi hedefleyen kapsamlı bir politika paketini duyurdu. Ancak paket içerisinde sıkça tekrarlanan **“Made in EU – AB’de Üretilmiştir”** vurgusu, Türkiye otomotiv sanayisi için ciddi bir korumacılık riski taşıyor. İhracatının yüzde 60’ından fazlasını AB ülkelerine yapan Türk otomotiv sektörü, bu tanımın kapsamı dışında kalma endişesi yaşıyor.
Otomotiv Sanayii Derneği (OSD) Yönetim Kurulu Başkanı **Cengiz Eroldu**, konunun sadece otomotivi değil, uzun vadede tüm sanayi politikalarını etkileyeceğini vurguladı.
“Made in EU” Tanımı Neden Kritik?
Yeni paket; küçük elektrikli araç teşvikleri, kurumsal araç filolarının yenilenmesi ve batarya üretimi gibi birçok stratejik alanda “AB’de üretilmiş olma” şartını ön koşul olarak sunuyor. Avrupa Komisyonu’nun **28 Ocak 2026** tarihinde görüşe açması beklenen bu tanım, Türkiye’nin yatırım ortamı açısından hayati bir eşik anlamı taşıyor.
- Kurumsal Filolar: AB pazarının büyük kısmını oluşturan kurumsal araçlar için sadece “Made in EU” damgalı araçlara mali teşvik planlanıyor.
- Yatırım Riski: Türkiye’nin bu tanımın dışında kalması, mevcut yatırımların verimliliğini düşürebilir ve yeni yatırımların yönünü değiştirebilir.
- Gümrük Birliği: 30 yıllık entegrasyonun bozulması, her iki tarafın tedarik zinciri dengelerini sarsma riski taşıyor.
Rakamlarla Türkiye-AB Otomotiv Ticareti
Türkiye, Avrupa otomotiv ekosisteminin ayrılmaz bir parçası konumunda:
| Kategori | Durum / Pay |
|---|---|
| Toplam İhracatta Otomotiv Payı | %17 (Sektörel Lider) |
| AB’nin Araç İthalatında Türkiye’nin Sırası | 2. Sırada |
| Otomotiv İhracatının AB Payı | %60+ |
“Ülkemizde üretilen taşıt araçları ve parçalarının söz konusu tanımın dışında bırakılması Gümrük Birliği’nin avantajını ortadan kaldıracaktır. Türkiye’nin bu tanıma dahil edilmesi stratejik bir gerekliliktir.”
— Cengiz Eroldu, OSD Yönetim Kurulu Başkanı
Stratejik Gereklilik: Eşit Değerlendirme
OSD, Türkiye’nin aday ülke konumu ve Gümrük Birliği ortağı statüsü gereği teşvik mekanizmalarının dışında kalmamasının altını çiziyor. Türkiye’nin “Made in EU” kapsamına dahil edilmesi, sadece Türk sanayisi için değil, Avrupa otomotiv sanayisinin küresel rekabetçiliğini koruması için de bir zorunluluk olarak görülüyor.
2026 başında netleşecek olan tanım süreci, Türkiye-AB ticari ilişkilerinde yeni bir dönemin kapısını aralayacak. Sektör temsilcileri ve ekonomi yönetimi, bu kritik tanıma dahil olmak için diplomatik ve ticari temaslarını sıkılaştırmayı hedefliyor.


